Armut'ta Geriye Dönük Ölüm
Pear Decline
Armutta geriye dönük ölüm hastalığının sebebi phytoplasma adında virüs benzeri bir organizmadır. Phytoplasma yaşamını sağlamak ve devam ettirebilmek için taşıyıcı haşerelerde ve armut ağaçlarında konaklamaktadır. Armut ağaçlarında geriye dönük ölüm, psyllanın armut ağacından beslenmesinden sonra görülür.
Geçmişte Kaliforniya da ki Asya anaçları Pyrus pyrifolia (serotina) ve P.ussuriensis üzerine aşıları yapılmış armut ağaçlarında görülen geriye dönük ölüm hastalığı bu bölgedeki armut bahçelerinde büyük hasara yol açmıştır. Bu hasarın oranı ve şiddeti; daha kuvvetli anaç kullanımı, etkili psylla kontrolü ve kültür uygulamaları ile büyük ölçüde azaltılabilir. Kaliforniya da ki kontrol uygulamalarında gösterilen titizlik gelecekte ortaya çıkabilecek armut yetiştiriciliğinde geriye dönük ölüm zararını engellemektedir.
Hastalık Belirtileri ve Zararları
Geriye dönük ölüm hastalığında belirtiler genelde hastalık bulaştıktan sonraki sezonda görülmeye baslar. Ağaçlar bahar aylarında normale göre daha geç yeşermeye başlar ve yaprak rengi sarımtıraktır. Yaz mevsiminin sonu sonbahar mevsiminin başlarında, hastalıklı ağaçların yaprakları koyulaşır, aşağı doğru bükülür ve yaprak renginin zamansız değişimi görülür. Bartlett ve Bosc armutlarının yaprakları mordan kırmızıya dönmekte ve çok belirgin şekilde bükülmektedir; Comice armutlarının yaprakları bronz renge döner ve daha az bükülme göstermektedir; Asya armutlarında bükülme daha nadir ve hafif görülmektedir. Doğru önlemler alınmadıkça ağaç mukavemeti azalacak, yapraklar küçük ve solgun kalacak ve sürgün gelişimi ve meyve boyutları azalacaktır.
Sıcak yaz döneminde hastalığa yakalanan Asya armudu anacına sahip armutlar daha hızlı şekilde etkilenmektedir. Ağaç yaprakları hızlı bir şekilde solar ve hastalık bulaşan ağaçlar birkaç gün içinde kurumaktadırlar. Soymuk borusu hücrelerinin ölmesi sonucu ağaç üzerinde kahverengi bir hat oluşur ve gövde üzerindeki kabukların soyulmasına neden olur. Ölü soymuk borusu hücreleri kökten emilimi sağlanan minerallerin gövdeden geçişini engeller; kök gelişimi yavaşlar ve lifli köklerin besin eksikliği nedeniyle ölümüne yol açar. Diğer anaçlar üzerine aşılanmış ağaçlarda bu belirti daha nadir görülmektedir fakat gövdede yarıklar meydana getirebilir ve kabuk soyulmasına yol açabilirler.
Mevsimsel Gelişim
Armut ağaçlarının geriye dönük ölüm hastalığına yakalanması önce phytoplasma taşıyıcısı olan psyllanın ağaç yapraklarından beslenmesiyle başlar. Dayanıklı anaçlar üzerine aşılanmış ağaçlarda geriye dönük ölüm hızlı bir şekilde gerçekleşmese de yapraklarda meydana gelebilecek olan hasar ağaç mukavemetinde genel bir kayba neden olacaktır. Geriye dönük ölüm hastalığı var olduğu armut ağacında, yaprak sapı ve damarlarındaki soymuk borusu hücrelerinin tıkanmasına ve fotosentezin yapılmasına engel olarak yaprakların kıvrılmasına ve mevsimsiz kırmızı renge dönüşmesine neden olur. Yaprak kıvrılmasının ilk belirtileri temmuz ayı başlarında görülmekte ve yaprak dökümüne kadar şiddetlenmektedir. Yapraklar Ağustos ayı ortalarında kırmızılaşmaya başlar. Hastalık nedeniyle mevsimsiz dökülen yapraklar anormal bir şekilde, normalde uyku döneminde dallarda ve kökte bulunması gereken yüksek oranda şeker ve azot içermektedir. Yaprakların dökülmesi sonucu ortaya çıkan bu kayıp ağaç mukavemetini azaltmaktadır. Eğer yaprak belirtileri şiddetli ve yıldan yıla devamlılık göstermekteyse, ağaç zayıflar ve verimliliği azalır.
Phytoplasma yerleşik olduğu ağaç tarafından uyku döneminde yavaşta olsa bertaraf edilir ve eğer psylla tarafından tekrar bulaştırılmazsa ağaç kendini toparlar. Bazı phytoplasmalar dayanıksız anaçlarda yetiştirilen ağaçların köklerinde kışı geçirebilir, fakat hastalığın devamlılığının ana kaynağı armut psyllası tarafından hastalığın taşınmasındır.
Mücadele Yöntemi
Armut ağaçları geriye dönük ölüme karşı dayanıklılıkta anaç cinslerine ve genel sağlıklarına göre çeşitlilik göstermektedirler. Örneğin, Pyrus calleryana gibi güçlü ağaçlar phytoplasma'nın etkilerine karşı daha dirençlidir. Bu hastalığın mücadelesi ancak armut psyllasının kontrolüyle sağlanılabilir. Geriye dönük ölüm hastalığının derecesinin düşük olduğu bahçeler psylla popülâsyonunun düşük seviyelerde tutulduğu bahçelerdir.
Geriye dönük ölümden etkilenen ağaçların düzelmesi için özel mücadele gerekebilir. Azot takviyesinin arttırılması ve sık aralıklarla fakat hafif sulamayla kök bölgesinde optimum nemlilik sağlanması ağaçların erken toparlanmasında fayda sağlayabilir. Ayrıca meyve yükünün azaltılması ve kış budamasının iyi yapılması da ağacın mukavemetini daha hızlı kazanmasına yardımcı olur.
Hassas anaçlar üzerinde aşılı veya armut psyllası mücadelesinde başarılı olunamaması sebebiyle kronikleşen geriye dönük ölüm hastalığı bulunan ağaçlar antibiyotikler ile tekrar sağlığına ve verimliliğine kavuşabilir.
Nectria Galligena
Avrupa ağaç kanseri mantarı, elma, armut ve diğer benzer yapılı ağaçlarda görülmektedir. Kaliforniya da bu hastalık ilk olarak kuzey kıyıları bölgesinde yetişen elmalarda görülmüştür. Red Delicious, Gravenstein, ve McIntosh bu hastalığa karşı en dayanıksız; Jonathan, Rome Beauty, ve Yellow Newton daha az derecede etkilenen; Golden Delicious ise en dayanıklı cinslerdir.
Hastalık Belirtileri ve Zararları
Hastalık en çok sonbahar yağışları sonucunda meydana gelen yaprak yaralarında görülür fakat belirtileri genelde bahar aylarında yaprağın uzerındeki yaranın ve genç sürgünlerin etrafında kızılımsı yaraların oluşmasıyla fark edilir. Bu yaraların kansere dönüşmesiyle ölü dokunun etrafında elips şeklinde iç içe geçmiş yaralar oluşur. Hastalığın bulunduğu bölgedeki kabuk çatlar ve hastalıklı yüzeyden soyulmaya başlar.
Avrupa kanserinin esas zararı, hasat miktarını önemli ölçüde düşmesine neden olan, meyve ağacında oluşan tahribatlardır. Hastalığın sadece hasat zamanından sonra ağaç üzerinde kalan meyvelerde etkileri görüldüğünden, meyvenin kendisi üzerinde kayda değer bir etkisi bulunmadığı gözlemlenmiştir.
Mevsimsel Gelişim
Avrupa kanserine neden olan Nectria galligena mantarı, yaz aylarını mycelia olarak sürgünlerde ve dal kanserlerinde geçirerek hayatta kalır. Soğuk ve yağışlı hava bu sporla üreyen mantarın oluşumunu tetikleyerek kanser oluşumunu sağlar. 2 çeşit spor üretilir. Biri sonbahar yağmurlarının başlamasıyla birlikte kanserli bölge üzerinde küçük beyaz öbekler halinde görülür. Diğeri ise küçük kırmızı rengte küresel şekildedir(perithecia) kış aylarında kanserli dallar üzerinde meydana gelir. Bu sporlar yağmur sonucu yapraklara sıçrayarak genç sürgünlere bulaşırlar. Yapraklardaki yaralar için yaprak dökümünden itibaren 28 gün hastalığa karşı en hassas dönemdir. Yaprak dökümünün uzun sürdüğü senelerde bahar aylarında Avrupa kanserinin tekrar oranı artmıştır.
Hastalık meydana geldikten sonra, mantar yavaşça kabuk yüzeyinden içeri işler. Doku bozuklukları 2-3 ay sonra gözle görülür hale gelmeye başlar. Kanser bahar mevsiminin başında kendisini gösterir ve hızla yayılarak sürgünleri ve küçük dalları öldürür. Eğer kanser tüm dalları sarmadan önce hava sıcaklığı artarsa kanserin ilerlemesi durur. Bu durumda mantar hava sıcaklıklarını uygun derecelere inene kadar aktivitesini durdurmuş olacaktır.
Mücadele Yönetimi
Avrupa kanseri ile öncelikle budama ve fungusit ilaçlarıyla mücadele edilmektedir. Yaz mevsimi başında kanserli dallar budanıp yakılır. Bu zamanda kanser belirtileri açık ve mantarın yayılma oranı düşüktür. Eğer meyve bahçesi Avrupa kanseri hastalığından zarar görmüşse 10:10:100 Bordo bulamacı veya bakırlı hazırlayıp yaprak dökümünün ilk zamanlarında yağmurlar başlamadan kullanılmalıdır. Hastalığın çok şiddetli görüldüğü bahçelerde yaprak dökümünün 4te 3 ü tamamlandıktan sonra bir uygulama daha yapılmalıdır.
Phytophthora kök çürüklüğü armut ağaçlarında genellikle büyük sıkıntılar yaratan bir hastalık değildir. Duyarlılık ve hastalığın şiddeti hangi patojen türünün var olduğuna, yaşa, ağacın dayanıklılığına, anaç çeşidine, sulama rejimine ve iklimsel faktörlere bağlıdır. Ancak bu şartlar elverişli olduğunda hastalık görülmektedir.
Armut çeşitleri şu kök çürüklüğü türlerine duyarlıdır; Phytophthora cactorum(Leb. & Cohn), Phytophthora cryptogea(Pethybridge & Lafferty), Phytophthora cambivor(Petri), Phytophthora cinnamomi(Rands), Phytophthora megasperma(Drechsler). Barlett ve Winter Nelis anaçları Old Home, Old Home*Farmingdale ve Pyrus calleryana türlerine göre daha duyarlı anaçlardır.
BELİRTİLER
Phytophthora kök çürüklüğünün belirtileri genellikle farkedilemeyecek şiddetlerde olur. Az miktarda zayıf kökçükler Phytophthora yada diğer kök ucu organizmaları tarafından infekte edilmektedir. Ağacın toprak üstü kısımlarında ise gözle görülür hastalık etmeni meydana gelmez. Eğer hastalık ilerler ve kalın köklere sıçrarsa, ağacın üst kısmındaki tepe sürgünleri seyrekleşir, kloroz görülür, yapraklar küçülür ve dökülme başlar.
Hastalık tarafından kısmen sarılmış olgun ağaçlarda, sonraki sezonda özellikle hastalıkla sarılı olan bölgelerde ki gelişimde gecikmeler görülür. Koşullar hastalığın gelişimine uygun hale geldiğinde, hastalık etmeni gelişimini devam ettirir ve ağacı kuşatır. Bunun sonucunda geriye dönük ölüm de dahil olmak üzere pek çok şiddetli belirti uç sürgünlerden itibaren görülür, yapraklar dökülür ve sonucunda ağaç tamamen çöker. Ayrıca bu hastalığın belirtileri meşe kök mantarını taklit edebilmekte yada canlı etmenlerden kaynaklanmayan kök sorunlarına benzeyebilmektedir.
Phytophthora kök çürüklüğünü kök çevresindeki toprak katmanlarının ve kök kabuğunun altındaki kısımın incelenmesiyle tehşis edilebilir. Phytophthora kabuğunun altında doku bozulmalarına neden olur. Bu oluşumlar parlak veya koyu kahverengi yada kırmızı renktedir. Bu sebeble sağlıklı yada hastalanmış dokular arasındaki farkın iyi tanımlanması genellikle kolaydır.
Meşe mantarının aksine meyve bahçelerindeki Phytophthora'yla bulaşık ağaçlar dairesel alanlar meydana getirmez çünkü hastalık etmeni kökten köke temas yoluyla yayılmamaktadır. Hastalıkla bulaşık ağaçlar genellikle nemli yada ağır toprakların bulunduğu bölgede yoğunlaşır ve orada sınırlı kalır. Phytophthora ağaç kabuğunda beyaz miseller meydana getirmez. Bu da yayılımı önemli ölçüde etkilemektedir.
HASTALIĞIN GELİŞİMİ
Phytophthora mantarı kışlamayı çoğalmaya hazır sporlar (oospor), kalın duvarlı sporlar (chlamydospor) formunda yada toprakta veya hastalıklı köklerde bulaşık miseller formunda geçirebilir. İlk baharda sıcaklıkların elverişli koşullara erişmesiyle hastalıklı ağaçlardaki miseller tekrar çoğalmaya başlar. Kış dönemini geçiren (oospor) ve (chlamydospor) formlarını meydana getiren hareketli sporlar (zoospor) doğada akan suyun varlığıyla serbest kalır. Bu zoosporlar su üzerinde rahat yüzmelerini sağlayan kıl benzeri oluşumlara (flagella) sahiptir. Hastalıklı kökler bu sporlar için elverişli konukçulardır.
Zoosporlar ve miseller nemli ve soğuk topraklarda çoğalmaya devam eder. Phytophthora kök çürüklüğü vahşi sulama gibi suyun sürekli ve aşırı kullanıldığı sulama yöntemleriyle daha geniş alanlara yayılabilmektedir. Genellikle açık sulama kanalları gibi yüzeysel sulama kaynakları çok sayıda Phytophthora mantarı barındırmaktadır. Bu nedenle üreticiler sulama düzeni konusuna büyük özen göstermelidir.
Pek çok Phytophthora türü nemli topraklarda uzun süreler canlı kalabilir ancak kuru toprakta çok çabuk ölürler. Hastalığın gelişimi için uygun sıcaklık aralıkları 15C ile 23C arasındadır. Kış aylarında toprak yağmur suyuna doygun olmasına rağmen, gerekli sıcaklık şartları oluşmadığından hastalık gelişim gösteremez. Ayrıca toprak sıcaklığı mantar oluşumu için elverişli sıcaklıkların üstünde olduğunda ve sıcaklık 32C'yi geçtiğinde hastalığa sebep olan mantarın hayatta kalabilme süreci önemli ölçüde kırılır.
Toprak yapısı sert ve su tahliyesi iyi oluşturulmamış meyve bahçelerinde hastalık yaygındır ve şiddeti yoğundur. Çok sayıda enfeksiyon kılcal köklerde, ağacın toprak üstü kısmında belirtiler göstermeden meydana gelebilir. Bir çok durumda toprak yüzeyinin sağında yada altında ki ıslak kök kabuğunda lezyonlar oluşur. Eğer şartlar uygun olursa mantar gelişimini sürdürür ve enfeksiyon oluşturur. Ağaç kabuğunun altında mantardan kaynaklanan yapışkan nemli pamukçuklar meydana gelir. Ardından hastalıklı bölgedeki kabuk çöker ve çatlar.
Hastalık genellikle kökün bulunduğu bölgenin tamamını yada toprağın ona yakın katmanlarını istila etmektedir. Hastalığın meydana getirdiği pamukçuklar yayılır, genişler ve büyük kökleri, taç kısmını ve gövdeyi kuşatabilir. İlk olarak ağacın zayıf gelişimine sebep olur ardından meyveler seyrekleşir ve cılızlaşır. Dallar kurur ve son olarak ağaç tamamen kaybedilir.
Etmenlerin etki oluşturması, etkilediği alan, hastalığın şiddeti, hastalık süreci gibi faktörler toprağın nemli kalma süresine, sıcaklığa, anacın cinsine ve hastalığa neden olan Phytophthora türünün direncine bağlı olarak değişir. Bazı Phytophthora türleri öncelikle kılcal kökleri ve ikincil kökleri çürüterek ağacı yavaş yavaş güçten düşürür. Diğer farklı türler ise şiddetli ve hızlı şekilde büyük köklere ve kökün tamamına yayılarak hızlı bir çöküşe ve ağaç kaybına sebep olmaktadır.
HASTALIĞIN KONTROLÜ
Phytophthora kök çürüklüğü pek çok bölgede bulunmaktadır. Sulama suyuyla ve tarım makinaları yoluyla çok kolay bulaşabilmektedir. Hastalık meyve bahçesine bir kere girdimi, sonraki süreçte söz konusu meyve bahçesinde o hastalığın tamamen yok edilmesi imkansızdır. Yinede dikim öncesi metil bromid uygulanması hastalığın yayılmasını önemli ölçüde kırmaktadır. Ancak bu uygulama genellikle maliyetli olmaktadır. Çünkü Phytophthora kökün tamamında ve çevresindeki nem oranıyla yakından ilgilidir. Bu yüzden hastalığın kontrolünde başarı sağlanabilmesi için kilit nokta doğru sulama yöntemlerinin uygulanmasıdır.
Ağacın kök çevresinde suyun durmasını engellemek ve toprağın uzun süre nemli kalmasının önüne geçmek gerekir. Meyve bahçelerinde drenajın sağlandığından emin olunmalı, yağmur ve sulama suyunun birikmesi önlenmelidir. Ağaçların dikiminin 20-26cm'lik tümseklere yapılması kök bölgesi ve etrafına su birikmesini önemli ölçüde engellemektedir. Eğer imkan varsa sulama 12 saat aralıklarla uygulanmalıdır. Ayrıca yapılan aşılar toprak yüzeyinin yeterince üstünde olmalıdır çünkü armut filizleri anaçlara nazaran Phytophthora ya ve kök çürüklüklerine daha dayanaksızdır.
Ağaçlar için en iyi sulama yöntemi sprink (fıskiye) sulama sisteminin kullanılmasıdır. Eğer damlama sistemi varsa kullanılan aparatların fazla su tahliyesi (işemesi) engellenmelidir. Genç ağaçlara döşenen damlama sistemlerinde ise ağaç büyüdükçe yeniden döşemek yada yer değiştirmek gerekebilir.
Armut anaçları genellikle Phytophthora kök çürüklüğüne dirençlidir. Ancak tam bağışık değildirler. Anaçlar arasındaki bağışıklık herhangi bir Phytophthora türüne göre farklıdır. Genellikle en dayanıklı armut türü Pyrus betulaefolia dır. Bu türü P.calleryana, P.communis (Bartlett), Old Home*Farmingdale, Winter Neils ve ayva izlemektedir.
Hastalıklı ağaçlara fungusit uygulaması girişimleri uygun değildir ve genellikle kötü sonuçlar verir.